Ana içeriğe atla

BAŞARISIZLIK (9)

İnsanlar neden başarısız olmanızı ister? 
İçinizdeki gücü fark ettiğinizde, çevrenizdekilerin bazıları size gülmeye başlar:) Bildiniz değil mi? Bu durumu tanıdık geldi. Neden mi? Çünkü kendi korkularıyla yüzleşmektense sizin başarısız olmanızı isterler. Sizi küçük görüp dalga geçer ya da gerçek düşüncelerini söylemezler. Bunu  farkettiğiniz de öfkelenmememiz mümkün  mü?  Dünya ' nın en saçma fikri dahi olsa o fikir sizindir? Dünyayla paylaşmaktan korkmayın.  ( Yattığı yerden hiç birşey üretmeden ,üreten insanlar hakkında yorum yapanlara selam olsun.Yapmayın kardeşim.) Yapsam ne olacak ya? Demeyin, neler olur neler? Bir yerden başlama cesaretini gösterebilmek hem de tüm size güvenmeyen, inanmayan insanlara rağmen bunu yapabilmek çok kıymetli.
" Beni ne kadar yargılarsanız yargılayın ben kendi başarısızlıklarımdan zaten mezuniyet belgesi aldım. " der bir kamyon arkası yazısı.  ( bu arada benim tamamen farkındalığımın açılmasına bir aydınlanma yaşamama neden oluyor çoğu zaman bu kamyon arkası yazıları:))
Pek çok başarılı kişi biliyoruz ki başarmadan önce binlerce kez başarısız oldular. Başarısız olmanızı isteyen insanlar , genellikle psikoljide "sosyal karşılaştırma " teorisi ile açıklanır.  Bu teoriye göre,  bireyler kendilerini başkalarıyla kıyaslayarak özsaygılarını şekillendirir. Bazıları için ilham kaynağı olurken bazıları için rekabet duygusunu tetikleyebilir. 
"Kötü niyetli şadenfreude" olarak adlandırılan bu durum başkalarının başarısızlığından gizli bir haz duyma eğilimiyle ilgilidir.  
Genelde kendilerini daha üstten hissetmekten haz duyarlar. 
Fakat bu tür kişiliğe sahip olan insanlar bir türlü mutlu olamayan oldugunu sanan, tatmin duygusunu yaşayamayan ve hep daha fazlasını isteyen tiplere dönüşürler ( Tanıdık geldi mi ?) Yeni aslında kendi zihinlerine zarar verdiklerinin farkında değiller. Bir sakin olun " Dünya 'da yeterince başarılı insan var zaten, bize iyi,dürüst,  çıkar gütmeyen insanlar lazım" diye bir söz vardı. Çok doğru. 
Fakat bizler başarısızlığı ne kadar olumsuzluk olarak algılasakta bilimsel alanlarda öğrenmenin en etkili yollarından biri olarak kabul edilir. Başarısızlığı bir basamak olarak görebiliriz. Her başarısızlık bilgiye dönüşür.  
"Bugün bir adım atmazssak yarın yine aynı yerde olacağız. "
Bırakalım mı artık el alem ne der ? Ya başarısız olursam ! Düşüncelerini. Destek görmüyorsanız doğru yoldasınız demektir:) Başarı bazen yalnız bir yolculuk olabilir, ancak gerçek yenilikçiler en buyuk desteklerini kendi inançlarından alırlar.  Ayrıca başarı  elde ettiğin tüm maddi gelirler demek değil. ( ama yanında iç huzurla bilikte olursa da fena olmaz. ) Başarı, başkalarının düşüşün de değil birbirimizi yükselterek elde edilir. 
Sen ne düşünüyorsun? yorum yapmak istersen blogumun altına yazarak fikrini belirtebilirsin.
Öneriler:
Rocky: (Bilmeyen var mı?filmin yapım aşaması da dahil olmak üzere tam bir başarı hikayesi arada izleyip motive olmakta fayda var.) Sylvester Stallone’un canlandırdığı Rocky Balboa karakteri, sıradan bir boksörün şampiyonluk yolunda verdiği azimle dolu mücadeleyi konu alır.
A Beautiful Mind (Akıl Oyunları): Matematikçi John Nash'in, şizofreni hastalığıyla mücadele ederken başarıya ulaşma hikayesi. Zihinsel zorlukları aşarak büyük bir başarıya imza atar. Kaç defa izledim sayamadım. 
Moneyball (Para Topu): Spor takımını bir grup veri ve istatistikle yöneten bir adamın, başarıyı nasıl elde ettiğini konu alan film, başarıyı geleneksel yöntemlerin dışında arayanların hikayesini anlatıyor.
Kitaplar 
"İçimizdeki Şeytan" – Sabahattin Ali
Sabahattin Ali'nin bu romanı, başarısızlık ve insanın içsel çatışmalarını ele alır. Karakterlerin yaşadığı hayal kırıklıkları ve başarısızlıklarla nasıl başa çıktıkları üzerine derin bir bakış.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHLAKİ GÖRECELİK (1)

 Öncelikle Merhaba; Beni bu Blogger sayfasını açmaya ve yazmaya iten ve artık bir şekilde içimdeki ve aklımdaki düşünceleri atmak, paylaşmak yalnız olmadığımı bilmek, içimden geçen bu duyguları sadece benim hissetmediğimi bilmek için açmış bulunuyorum. Bir şekilde birşeyler yapmam ve paylaşmam gerekiyordu. Çünkü çevremdeki insanların bu kadar tepkisizligine ve kayıtsızlığına dayanamıyorum.Toplumsal olaylar, günlük yaşamdaki karşılaştığımız fakat herkesle paylaşamadigimiz haksızlık ve insanların davranışları hakkında aslında kafama esen hersey hakkında yazmak istiyorum. Bu blogta öyle edebi şeyler bulamayacaksaniz. Bu blogta yaşayan normal bir insanın düşüncelerini bulacaksınız. Neden kayıtsız kalıyoruz etrafımıza karşı?  Araştırdım, psikolojide bunu yeri neresidir?  Pek çok yazı okudum. Travmalar, stres bozuklukları ve pek çok şeyin sonucunda "şizoid kişilik bozukluğu " olarak karşıma çıktı.Nedir bu şizoid kişilik bozukluğu? Kısaca açıklamam gerekirse; duygusal soğukluk, ...

Gökyüzünden Gelen Hazinenin Hikayesi (Toplanın Altın 'ın hikayesini anlatacağım size) (5)

Milyarlarca yıl önce, sessiz bir evrende  , iki devasa nötron yıldızı birbirine yaklaşmaya başladı.( Yazarken heyecanlandım 😆) Her biri, yıldızların yaşam döngüsünden arta kalan yoğun cisimlerdi. Sessizce ama kaçınılmaz şekilde bir çarpışmaya doğru ilerlediler.  Ve bir gün , o büyük an geldi; yıldızlar birbirine çarptı ve evreni aydınlatan muazzam bir patlama meydana geldi.  Bu patlamaya "kilonova" diyoruz. Ancak sadece bir ışık gösterisi değildi bu, aynı zamanda evrenin en değerli elementlerinden biri olan Altın ' ın doğum anıydı. ( hayırlı olsun nur topu gibi bir Altın madenimiz oldu. ) 😁 Atomlar bu kozmik dans sırasında birleşti,  enerji ve kaosun ortasında altın taneleri oluştu. Sonra, milyonlarca yıl boyunca, bu altın taneleri uzayın boşluğunda sürüklendi. Toz ve gaz bulutlarına karışarak yeni yıldız sistemlerinin ve gezegenlerin oluşumuna katkıda bulundu. Dünyamız da bu kozmik mirastan nasibini aldı. Milyarlarca yıl önce,  dünya' nın yüzeyine çarpan mete...

YAŞAMAK (Acının ve neşenin dansı) (7)

Bazen hayat, iç içe geçmiş zıtlıkların sahnesi gibi gelir insana. Neşe ile hüznün,  umut ile kaderin, başlangıç ile sonun aynı anda var olduğu bir oyun... Bir an gülerken, diğerinde derin bir sessizliğe gömülebiliriz . Acının içinden geçmeden neşeyi, kaybetmeden sahip olmanın değerini,  düşmeden yükselmenin anlamını bilebilir miyiz gerçekten? Yaşamak, sadece nefes almak değil; hissetmek, yaralanmak,iyileşmek bazen tekrar kanamak demek. Mutluluklarımızı büyüten,  hüzünlerimizin gölgesi değil mi zaten? İşte bu yüzden yaşamın karmaşıklığı içinde kaybolurken bile belki de asıl yolculuk tam da burada başlıyordur. Yaşamla ilgili eski zamanlara baktım bu yazıyı yazarken ekleyebileceklerime; Antik yunan'da filozoflar, hayatın anlamını sorgularken bir yandan da onun kaçınılmaz acılarını kabul etmeyi öğütlermiş. (İçinden geçin diyorlar yani) Stoacı, filozof Epiktetos, "Başa gelen şeyler değil, onlara verdiğimiz anlam bizi üzer. " derken, aslında yaşamanın bizim iç dünyamızda şekill...