Ana içeriğe atla

DÜNYA NEREYE GİDİYOR (KİŞİSEL BİR BAKIŞ)(10)

Son zamanlarda, tabi yaşta ilerledikçe (38) dünyanın gidişatı beni daha derin düşündürüyor. 
Bazen onca sorunun, vahşetin,  ihmalkarlığın içinde etrafıma bakıyor, yaşanan olayları izliyorum ve bir türlü içim soğumuyor. Hep bir yenisi ekleniyor. Daha genişletiyorum bakış açımı. Dünya nın pek çok yerinde milyonlarca sorun var. Dünya gerçekten nereye gidiyor?
Hepimiz duyuyoruz,okuyoruz, yaşıyoruz ve belki bir çoğumuz farkında bile değiliz. İklim krizi her geçen gün daha da kötüye gidiyor. Geçtiğimiz yaz, dünya genelinde yaşanan kuraklık,  yangınlar ve seller artık sıradan hale geldi. Birçok yerde tarım alanları verimsiz. Su kaynakları tükeniyor. Bir yanda bu felaketler yaşanırken,  diger yanda devletler ve şirketler hala büyük çevresel projelere imza atmaya devam ediyor. HER YER BETON.
Oysa, bence bu kriz sadece çevreyi değil, toplumları da içinden sarsmaya başladı.  Gelecekte bu dünya nasıl olacak? Çocuklarımıza, torunlarımıza ne bırakıyoruz? Her geçen gün kaygılarım artıkça artıyor.  Arkadaşlarımın bir çoğu panik atak oldu. Sürekli bir stres halindeyiz. Her gün yapılan deprem haberleri ve devlet olarak bu uyarılara rağmen hiç bir girisim ve çalışmanın yapılmaması inanılır gibi değil! Herkes öylece bekliyor. Neyi bekliyoruz çok merak ediyorum ? 
Dünya' da herkesin aynı fırsatlara sahip olduğu bir yer yok. Hangi ülkede doğduğumuz hangi ekonomik sınıfa dahil olduğumuz hayatımızı etkiliyor. 
Gittikçe daha da fazla artan bir eşitsizlik söz konusu. Zengin ülkeler zenginleşmeye devam ediyor. Bizler gibi gelişmekte olanlar ise.....
Sadece ekonomik açıdan değil,  insanların umutları da tükeniyor. 
Bir gün toplumların uyanışı belki de en büyük umudu ve değişimi getirecektir.
Toplumsal hareketlerin, hak ve adalet arayışlarının giderek artmasını tüm kalbimle diliyorum. 
Savaşlar ve küresel gerilimler düşündükçe içim sıkışıyor.  Tüm savaşların sadece büyük güçlerin kararıyla şekillenen olaylar olduğunu biliyoruz. Günlük yaşamımızı tüm bunlar tabi ki çok etkiliyor. Teknolojik gelişmeler yapay zeka, biz mi onu yoksa o mu bizi yönetecek? Merak içindeyim. 
DÜNYA NEREYE GİDİYOR? bu sorunun cevabını bulmak kolay degil! Belki çok zor ama bizler değişime yön verebiliriz. Duyarsız kalmak yerine sorumluluk alarak. Hem çevresel, hem ekonomik hem de toplumsal değişim için birşeyler yaparak. 
Gelecek korkulacak bir yer değil  aksine şekillendirebileceğimiz bir yer.
Dünya pek çok  açıdan dönüm noktasında 
Somut verilere bakalım mı? 
İşte araştırdıklarımdan birkaçı ;
Milletler Çevre Programı (UNEP) verilerine göre, 2021 yılında dünya genelinde karbon salınımı 2019 yılına göre %6 arttı.  Bu iklim değişikliğinin hızla kötüleştiğini gösteriyor. Tüketmeye sürekli daha fazlasını almaya devam ettikçe daha da çoğalacak.
Tek bir kot pantolon için 3.781 litre su gerektiğini biliyor muydunuz? 💧🌍 Moda endüstrisi yılda 93 milyar metreküp su kullanımı ile dünyanın en büyük 2. su tüketicisi. Bu miktar 5 milyon insanın ihtiyacını karşılamak için yeterli.
Dünya ekonomik formuna göre önümüzdeki yıllarda deniz seviyesindeki yükselme, gıda güvenliği (ki biz ülkece yaşıyoruz bunu) ve su kaynaklarının tükenmesi gibi felaketlerin yaşanması bekleniyor. Savaşlar küresel etkiler yaratmaya devam ediyor Rusya- Ukrayna savaşı küresel enerji fiyatlarında %30 luk bir artışa neden olduğunu veriler gösteriyor. 
Eğer kollektif bir şekilde bu değişime bir yön verebilirsek  geleceği daha yaşanabilir bir yer haline getirmek mümkün olabilir. 
Gelecek hepimize "yavaşça yükleniyor " 
Sevgiler....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHLAKİ GÖRECELİK (1)

 Öncelikle Merhaba; Beni bu Blogger sayfasını açmaya ve yazmaya iten ve artık bir şekilde içimdeki ve aklımdaki düşünceleri atmak, paylaşmak yalnız olmadığımı bilmek, içimden geçen bu duyguları sadece benim hissetmediğimi bilmek için açmış bulunuyorum. Bir şekilde birşeyler yapmam ve paylaşmam gerekiyordu. Çünkü çevremdeki insanların bu kadar tepkisizligine ve kayıtsızlığına dayanamıyorum.Toplumsal olaylar, günlük yaşamdaki karşılaştığımız fakat herkesle paylaşamadigimiz haksızlık ve insanların davranışları hakkında aslında kafama esen hersey hakkında yazmak istiyorum. Bu blogta öyle edebi şeyler bulamayacaksaniz. Bu blogta yaşayan normal bir insanın düşüncelerini bulacaksınız. Neden kayıtsız kalıyoruz etrafımıza karşı?  Araştırdım, psikolojide bunu yeri neresidir?  Pek çok yazı okudum. Travmalar, stres bozuklukları ve pek çok şeyin sonucunda "şizoid kişilik bozukluğu " olarak karşıma çıktı.Nedir bu şizoid kişilik bozukluğu? Kısaca açıklamam gerekirse; duygusal soğukluk, ...

Gökyüzünden Gelen Hazinenin Hikayesi (Toplanın Altın 'ın hikayesini anlatacağım size) (5)

Milyarlarca yıl önce, sessiz bir evrende  , iki devasa nötron yıldızı birbirine yaklaşmaya başladı.( Yazarken heyecanlandım 😆) Her biri, yıldızların yaşam döngüsünden arta kalan yoğun cisimlerdi. Sessizce ama kaçınılmaz şekilde bir çarpışmaya doğru ilerlediler.  Ve bir gün , o büyük an geldi; yıldızlar birbirine çarptı ve evreni aydınlatan muazzam bir patlama meydana geldi.  Bu patlamaya "kilonova" diyoruz. Ancak sadece bir ışık gösterisi değildi bu, aynı zamanda evrenin en değerli elementlerinden biri olan Altın ' ın doğum anıydı. ( hayırlı olsun nur topu gibi bir Altın madenimiz oldu. ) 😁 Atomlar bu kozmik dans sırasında birleşti,  enerji ve kaosun ortasında altın taneleri oluştu. Sonra, milyonlarca yıl boyunca, bu altın taneleri uzayın boşluğunda sürüklendi. Toz ve gaz bulutlarına karışarak yeni yıldız sistemlerinin ve gezegenlerin oluşumuna katkıda bulundu. Dünyamız da bu kozmik mirastan nasibini aldı. Milyarlarca yıl önce,  dünya' nın yüzeyine çarpan mete...

YAŞAMAK (Acının ve neşenin dansı) (7)

Bazen hayat, iç içe geçmiş zıtlıkların sahnesi gibi gelir insana. Neşe ile hüznün,  umut ile kaderin, başlangıç ile sonun aynı anda var olduğu bir oyun... Bir an gülerken, diğerinde derin bir sessizliğe gömülebiliriz . Acının içinden geçmeden neşeyi, kaybetmeden sahip olmanın değerini,  düşmeden yükselmenin anlamını bilebilir miyiz gerçekten? Yaşamak, sadece nefes almak değil; hissetmek, yaralanmak,iyileşmek bazen tekrar kanamak demek. Mutluluklarımızı büyüten,  hüzünlerimizin gölgesi değil mi zaten? İşte bu yüzden yaşamın karmaşıklığı içinde kaybolurken bile belki de asıl yolculuk tam da burada başlıyordur. Yaşamla ilgili eski zamanlara baktım bu yazıyı yazarken ekleyebileceklerime; Antik yunan'da filozoflar, hayatın anlamını sorgularken bir yandan da onun kaçınılmaz acılarını kabul etmeyi öğütlermiş. (İçinden geçin diyorlar yani) Stoacı, filozof Epiktetos, "Başa gelen şeyler değil, onlara verdiğimiz anlam bizi üzer. " derken, aslında yaşamanın bizim iç dünyamızda şekill...