Hayatta bazı beceriler vardır ki ne okullarda öğretilir ne de sertifikası vardır, ama ustalaştığınızda hayatınız bambaşka bir seviyeye ulaşır. İşte bunlardan biri : Görmezden gelme sanatı!
Hepimiz birilerini, bir şeyleri, hatta bazen kendimizi bile görmezden gelmişizdir. Ancak bu işin de incelikleri var! Öyle gelişi güzel yapılmaz . Eğer yanlış uygulanırsa , sonuçları felaket olabilir. Peki siz bu sanatın neresindesiniz?
Dozunda yapıldığında hayatı kolaylaştıran bir taktiktir. Ama bazen de... Göz göze gelmek , duymak, anlamak, cevap vermek gerekir. Çünkü hayat, bazen göz ardı ettiklerimizde saklıdır. Bugün kimi ya da neyi görmezden geldiniz?
Birini görmezden gelmek, aslında bakıp da görmemektir. İşitip de duymamak. Bilip de bilmemezlikten gelmek. Peki neden yaparız bunu? Bazen bir çıkar meselesidir. Bazen kaçış. Kimi zaman ise içimizdeki küçük ama inatçı 'boş ver' duygusunun zaferi. Bile bile görmezden gelmenin ustalık gerektiren bir eylem olduğunu düşünüyorum. Çünkü, her göz yummanın ardında bir hesap , her sessiz kalışın arkasında bir neden vardır.
Birini uzaktan görüp, bakışlarınızı aniden gökyüzüne çevirip, sanki kuşları inceliyormuş gibi yaparak yanından geçtiniz mi? Ya da tam yanınızdan geçen bir tanıdığınız size bakarken , siz bir anda telefon ekranında hiç olmayan bir bildirimle meşgul oldunuz mu? İşte bu görmezden gelmenin en klasik versiyonudur. Adeta bir oyun gibi! Ama dikkat, bazen oyun kazara bozulur. Karşı taraf aniden '' Aa, Burçin sen misin?'' derse, tüm strateji suya düşer.
İnsan basit gerçekleri duymamak için karmaşık hesaplar yapabilir. Karşıdan gelen '' seninle konuşmamız lazım'' mesajı yerine '' Sen harikasın, bunu söylemek istedim.'' mesajını tercih ederdik değil mi? Hayat maalesef çoğu zaman bu kadar nazik değil.
Bazı görmezden gelmeler gülümsetmez. Çünkü bazen biri gözlerimizin içine bakarak yardım ister, ama biz bunu duymamayı seçeriz. Bir arkadaşın ''Son zamanlarda biraz kötü hissediyorum.''demesi aslında ''Beni anlar mısın?'' çağrısıdır. Birinin ''Her şey yolun da'' demesi bezen ''Hiçbir şey yolunda değil'' anlamına gelir. Ama bunları duyarsak sorumluluk almak zorunda kalırız. İşte bu yüzden en tehlikeli görmezden gelme, duyduğumuz çığlıkları sessizliğe gömmektir. Benimde beni görmezden gelen çok fazla arkadaşım var. Fakat ben de onların sorunlarını sanırım görmezden gelmeyi öğrendim. Bunun çok üzücü olduğunu düşünüyorum. Samimi fakat samimiyetsiz dostluklar.
Sanırım görmezden gelmek , bir savunma mekanizması. Çünkü her şeyi görmek, her sesi duymak, her gerçeği kabul etmek yorucudur. Bazı şeyleri görmezden gelmek onları ortadan kaldırmaz. Sadece erteler. Ertelenen şeyler, geri döndüğünde daha büyümüş olur.
Yine aynı soruyu farklı şekilde soruyorum size: Bugün bile bile görmezden geldiğiniz şey neydi? Ve gerçekten görmezden gelmek istiyormusunuz?
En yaygın görmezden gelme türlerinden biri arkadaşlarının ya da yakınlarının başarısını görmezden gelmek olabilir.
Bir arkadaşınız harika bir iş yapmıştır. Belki bir kitap yazmıştır, belki bir ödül almıştır, belki uzun zamandır hayalini kurduğu şeyi başarmıştır. Peki, siz ne yaparsınız?
Tebrik mi edersiniz? Hayır.
Duymazlıktan mı gelirsiniz? Evet.
Bazen bunu bilinçsiz yaparız, bazen de içimizde bir yerlerde kıskançlık, rekabet, hatta kendi başarısızlıklarımızın yankısı olduğu için. "O başardı, ben neden başaramadım?" sorusunu duymamak için görmezden geliriz.
Ama unutmayın, takdir etmek küçültmez. Görmek, büyütmez. Bilakis, dostluk ancak bu şekilde değer kazanır.
Yorumlar
Yorum Gönder