Ana içeriğe atla

Anlaşılmadık Sandık Ama Herkes Anladi:)

Bazı insanlar hayatı sessiz sedasız yaşar, bazılarıysa yaşadığını her mimiğiyle bağırır. Yine de hepimizin ortak bir yanı var: Kendimizi gizlediğimizi sanmak.
Oysa davranışlarımızda, tonlamamızda, yüzümüzde öyle ipuçları saklıdır ki karşımızdaki Sherlock değilse bile olayı çözer.

Birini görüp de "Bir gariplik var ama ne olduğunu çıkaramıyorum" demek, genelde o kişinin "Hiçbir şeyim yok" diyerek bir dağ gibi dert saklamasındandır. Çünkü insan, anlaşıldığını sanmaktan çok, anlaşılmadığını umar. Bu da bizi, hem komik hem trajikomik davranış kalıplarının içine sokar.
🎭 GİZLEDİĞİMİZİ SANDIĞIMIZ AMA ÇOK BELLİ OLAN DAVRANIŞLAR
Bazı davranışlarımız vardır, ağzımızdan bir şey çıkmaz ama vücudumuz düğün salonu gibi bağırır. Üzerimize bir masumiyet pelerini atarız, altından kıvrım kıvrım pasif agresiflik sızar. Sanırız ki çok iyi sakladık, ama karşımızdakinin gözünde neredeyse altyazıyla geçiyor: “Ne düşündüğünü çok iyi anladım.”

İşte anlaşılmadığını sandığımız ama herkesin çok net anladığı o davranışlardan bir demet:

🎭 1. “Yok yok ben iyiyim…”
Üzgünlük duvarına yazılmış bir "Ben iyiyim" kadar ironik bir cümle olamaz. Gözler nemli, dudaklar bükük, vücut içine kapanmış ama ağız "iyiyim" diyor.
🔍 Gerçekte ne demek: “Söylemeyeceğim ama sen anlayıp üstüme düş.”
😂 Komik olan: Anlaşılsın diye yapılan bu duygusal şifreleme, bazen o kadar abartılır ki çevredekiler neredeyse "ağla da rahatla" der.

🙃 2. “Ben sadece espri yaptım!”
Karşındaki kişinin canını yakıp sonra “şakaydı yaa” demek, toksik mizahın altın kuralı.
🔍 Gerçekte ne demek: “Biraz laf soktum ama çaktırmadan geçiştiriyorum.”
😂 Komik olan: En gergin ortamda bile bir “şakaydı” tamponu kullanma çabası, bir nevi sosyal kalkan.

💬 3. “Hiçbir şey düşünmedim”
Biri “O sırada ne düşündün?” diye sorunca “hiçbir şey” demek, aslında çoğu zaman zihinsel bir tiyatro oyununun biletlerini yırtmak gibi.
🔍 Gerçekte ne demek: “Çok düşündüm ama bunu dile getirmek istemiyorum.”
😂 Komik olan: Mimikler, bakış kaçırmalar, ani sessizlik… Hepsi “hiçbir şey”in içinde.

🥱 4. “Ben kimseyi umursamam”
Bunu en çok kimsenin onayını almak için yaşayan insanlar söyler.
🔍 Gerçekte ne demek: “Lütfen beni beğenin ama ben sizi umursamıyormuş gibi davranacağım.”
😂 Komik olan: Sosyal medyada ‘umursamamak’ üzerine yapılan görkemli paylaşımlar, tam tersi bir çığlıktır.

🧊 5. “Bana fark etmez”
Yemekte ne yenileceği, nereye gidileceği gibi konularda genellikle “fark etmez” diyen biri, beş dakika sonra “ama orası çok kalabalıktı yaa” diye homurdanmaya başlar.
🔍 Gerçekte ne demek: “Ben karar veremem, ama verilen karardan da kolay kolay memnun olmam.”
😂 Komik olan: Fikir vermekten kaçıp sonra her şeyi eleştirme rahatlığı.

👀 6. “Sadece denk geldim”
Sosyal medya algoritmalarına kafa tutup, birini stalk'ladığını kabul etmemek de bir tür sanattır.
🔍 Gerçekte ne demek: “İtiraf etmesem de seni baştan aşağı süzdüm.”
😂 Komik olan: 2016'daki profil fotoğrafına kadar inip, “denk geldi” demek. Keşke denk geldiği kadar denk düşünebilsek.

🥺 7. “Ben onun için üzülmüyorum, sadece şaşırdım”
Üzülmüş, alınmış, kıskanmış… Ama gurur devrede.
🔍 Gerçekte ne demek: “Duygusal tepkim var ama onu ‘şaşkınlık’ gibi gösterirsem daha güçlü görünürüm.”
😂 Komik olan: Duyguları inkar ederken mimiklerin başka bir şov yapması.

🎙️ 8. “Ben dobra biriyim”
Cümle şöyle devam eder genelde: “Ne düşünüyorsam söylerim.”
🔍 Gerçekte ne demek: “Patavatsızlığımı dürüstlük gibi sunuyorum, ama aslında filtresizliğimle övünüyorum.”
😂 Komik olan: Eleştiriye gelince “Ama ben öyle demedim ki!” savunmasına geçiş.

🎈 9. “Ben değiştim”
Eski sevgiliye ya da eski arkadaşlara gönderilen bu mesajların çoğu, içinde hâlâ aynı alışkanlıkları barındırır.
🔍 Gerçekte ne demek: “Sadece taktik değiştirdim.”
😂 Komik olan: Değişim “insta bio” değiştirmekle sınırlıysa, pek fark yaratmıyor.

✨İnsan olmak biraz da "kendimizi sakladığımızı sanırken açık kitabın arka kapağı gibi görünmek" değil mi zaten? Anlaşılmadığımızı düşündüğümüz her an, aslında birileri bizi alt yazılı izliyor olabilir. Belki de bazen anlaşılmak istemiyoruz, bazen de anlaşılınca "nasıl yani ya, o kadar da belli etmemiştim" diye şaşırıyoruz.
Ama her hâlükârda dürüstlük, samimiyet ve biraz da kendimize gülmeyi bilmek en iyisi.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

AHLAKİ GÖRECELİK (1)

 Öncelikle Merhaba; Beni bu Blogger sayfasını açmaya ve yazmaya iten ve artık bir şekilde içimdeki ve aklımdaki düşünceleri atmak, paylaşmak yalnız olmadığımı bilmek, içimden geçen bu duyguları sadece benim hissetmediğimi bilmek için açmış bulunuyorum. Bir şekilde birşeyler yapmam ve paylaşmam gerekiyordu. Çünkü çevremdeki insanların bu kadar tepkisizligine ve kayıtsızlığına dayanamıyorum.Toplumsal olaylar, günlük yaşamdaki karşılaştığımız fakat herkesle paylaşamadigimiz haksızlık ve insanların davranışları hakkında aslında kafama esen hersey hakkında yazmak istiyorum. Bu blogta öyle edebi şeyler bulamayacaksaniz. Bu blogta yaşayan normal bir insanın düşüncelerini bulacaksınız. Neden kayıtsız kalıyoruz etrafımıza karşı?  Araştırdım, psikolojide bunu yeri neresidir?  Pek çok yazı okudum. Travmalar, stres bozuklukları ve pek çok şeyin sonucunda "şizoid kişilik bozukluğu " olarak karşıma çıktı.Nedir bu şizoid kişilik bozukluğu? Kısaca açıklamam gerekirse; duygusal soğukluk, ...

Gökyüzünden Gelen Hazinenin Hikayesi (Toplanın Altın 'ın hikayesini anlatacağım size) (5)

Milyarlarca yıl önce, sessiz bir evrende  , iki devasa nötron yıldızı birbirine yaklaşmaya başladı.( Yazarken heyecanlandım 😆) Her biri, yıldızların yaşam döngüsünden arta kalan yoğun cisimlerdi. Sessizce ama kaçınılmaz şekilde bir çarpışmaya doğru ilerlediler.  Ve bir gün , o büyük an geldi; yıldızlar birbirine çarptı ve evreni aydınlatan muazzam bir patlama meydana geldi.  Bu patlamaya "kilonova" diyoruz. Ancak sadece bir ışık gösterisi değildi bu, aynı zamanda evrenin en değerli elementlerinden biri olan Altın ' ın doğum anıydı. ( hayırlı olsun nur topu gibi bir Altın madenimiz oldu. ) 😁 Atomlar bu kozmik dans sırasında birleşti,  enerji ve kaosun ortasında altın taneleri oluştu. Sonra, milyonlarca yıl boyunca, bu altın taneleri uzayın boşluğunda sürüklendi. Toz ve gaz bulutlarına karışarak yeni yıldız sistemlerinin ve gezegenlerin oluşumuna katkıda bulundu. Dünyamız da bu kozmik mirastan nasibini aldı. Milyarlarca yıl önce,  dünya' nın yüzeyine çarpan mete...

YAŞAMAK (Acının ve neşenin dansı) (7)

Bazen hayat, iç içe geçmiş zıtlıkların sahnesi gibi gelir insana. Neşe ile hüznün,  umut ile kaderin, başlangıç ile sonun aynı anda var olduğu bir oyun... Bir an gülerken, diğerinde derin bir sessizliğe gömülebiliriz . Acının içinden geçmeden neşeyi, kaybetmeden sahip olmanın değerini,  düşmeden yükselmenin anlamını bilebilir miyiz gerçekten? Yaşamak, sadece nefes almak değil; hissetmek, yaralanmak,iyileşmek bazen tekrar kanamak demek. Mutluluklarımızı büyüten,  hüzünlerimizin gölgesi değil mi zaten? İşte bu yüzden yaşamın karmaşıklığı içinde kaybolurken bile belki de asıl yolculuk tam da burada başlıyordur. Yaşamla ilgili eski zamanlara baktım bu yazıyı yazarken ekleyebileceklerime; Antik yunan'da filozoflar, hayatın anlamını sorgularken bir yandan da onun kaçınılmaz acılarını kabul etmeyi öğütlermiş. (İçinden geçin diyorlar yani) Stoacı, filozof Epiktetos, "Başa gelen şeyler değil, onlara verdiğimiz anlam bizi üzer. " derken, aslında yaşamanın bizim iç dünyamızda şekill...