Ne garip şu insanlar… Karnı doysa kalbi aç, kalbi doysa gözü dolu. Ama iş bayrama gelince, sanki hepimizin içindeki çocuk uyanıyor. Birdenbire herkes iyi insan moduna giriyor. Çünkü adı üstünde: bayram! Sadece Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında kutlanıyor bu özel günler. Farklı isimler, farklı ritüeller… Ama hissiyat hep aynı: "Bugün özel. Bugün paylaşalım, gülelim, sarılalım, ağlayacaksak da birlikte ağlayalım."
Bayram mı dedin? Onu bir de dünyadan dinle...
Türkiye’de Ramazan Bayramı’nda tatlılar yarışır, büyüklerin eli öpülür, çocuklar şekerden overdose olur. Kurban Bayramı'nda ise kasaplar bir anda halk kahramanına dönüşür.
Amerika’da Şükran Günü var mesela. Hindiyle yapılan barış antlaşması gibi bir gün. Herkes ailesiyle toplanır, sofralar dolar taşar, sonunda "bir daha yemem" deyip ertesi gün kalanlarla sandviç yapılır.
Hindistan’da Diwali diye bir bayram var. Işık festivali. Mumlar, lambalar, renkler... Sanki sokakta bir elektrik patlaması yaşanmış gibi ama herkes mutlu!
Çin’de Ay Festivali var. Dolunayın onlara uğur getirdiğine inanıyorlar. Ay çöreği yiyorlar; bizde de ay çöreği var ama bizde bayram değil, çay saati.
Brezilya’da Karnaval var. "Bu da bayram mı?" deme, adamlar o günlerde çalışmayı bırakıyor, dans ediyor, sokaklara dökülüyorlar. E bizde de bayram sabahı halayla uyanan mahalleler var, az değiliz.
Ortak Noktalar? Hemen Sayalım:
1. Yemek mi dediniz? Her yerde sofralar donatılıyor. Bayram sofraları evrensel bir dil gibi. Nereye gidersen git, bayramda mideye çalışmak farz.
2. Aile ve dostluk. Herkesin derdi aynı: "Küslerle barışalım, dedeye uğrayalım, hala darılmasın." Almanya'daki Noel akşamı neyse, Türkiye’deki bayram sabahı da o.
3. Çocuklar. Her yerde en çok onlar sevinir. Hediyeler, harçlıklar, çikolatalar... Sanki bayram onların gizli koduyla yazılmış.
4. Temizlik ve hazırlık. Tüm kültürlerde bayram öncesi ev temizliği var. Adeta "tozlu köşelerle barış yok!" mesajı.
5. İzin günleri. İşten kaçmanın legal yolu: “Bayram var patron, aile ziyareti şart.” İşverenin iç sesi: "Ben de kaçıyorum zaten."
Ortak Amaç Ne mi?
İster Kurban olsun, ister Diwali, ister Hanuka, ister Nowruz… Hepsinin temelinde aynı şey var: İnsanı hatırlamak. Birbirimize iyi gelmek. Paylaşmak. Unuttuğumuz duyguları tekrar raftan indirip tozunu almak. Kısacası: "Hatır gönül güncellemesi."
Çünkü hayat bazen öyle hızlı, öyle çetrefilli geçiyor ki birbirimize ‘merhaba’ demeyi unutuyoruz. İşte bayramlar, o ‘merhaba’ları hatırlatma tuşu gibi.
Son Bir Not:
Bayram deyince hepimizin gözleri parlıyor ama bir de gerçek var: Her bayram biraz nostalji, biraz da umut. Arkadaşlarımla şeker topladığımız günü hatırlarken, bugün kendi çocuğuma harçlık veriyorum. Döngü tamam, hikâye devam.
Unutma sevgili okur:
Bayram ne zaman, nerede olursa olsun… Gülen yüz, tok karın, dolu kalp varsa; işte orası bayram yeridir.
🤔 Okuyucuya Sorular
Bayramın sadece tatil olmadığını hatırlamak için kendimize birkaç dürüst soru sorsak?
Bu bayram kimin gönlünü alabilirim?
Kaç kişiye “Seni önemsiyorum” diyebildim?
Bayramı sadece sofrada mı kutladım, yoksa kalbimde de hissettim mi?
Paylaşmadığım ne kaldı elimde, ya da içimde?
Musmutlu, umut dolu bize çok iyi gelecek bir bayram diliyorum ve bayramınızı en güzel dileklerimle kutluyorum 🥰
Yorumlar
Yorum Gönder