Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ZAMAN (8)

Zaman,hepimizin içinde yaşadığı ancak asla tam olarak kavrayamadığı bir kavram:) Zamanı tüketmek mi, zaman tarafından tüketilmek mi? İnsanın en kıymetli şeyi nedir? diye düşündüğümde "zaman" ilk aklıma gelen. (Tabi sağlık,cocuklar,anne,baba tamam bir sürü şey sayarsınız fakat onlar için de, zaman ihtiyacımız yok mu en nihayetinde. Öyle düşünün:)) zaman çok derin bir kelime.  Çocuğunuzun ilk adımları,  sevdiklerinizle paylaştığınız anlar ya da bir dostun vedası.  Zaman hayatımızdaki en büyük öğretmendir.  O anların geri gelmeyeceğini bilmek onları daha da anlamlı kılar.  Zaman akıp gidiyor evet ama onu değerli kılan bizim seçimlerimizdir. Zamanı biten birsey olarak mi algılarsınız yoksa bitmeyen bir çember döngü mü? Zaman bizi büyüten birşey midir? Bitiren şey mi? Pek çok soru geliyor aklıma . Biraz da bilimsel yönden bakıyorum çünkü bana somut birşey gerekiyor. Mantığıma yatması lazım ki duygusal olarak ta içselleştirip kabulleneyim. Yoksa ne manası var geçip gi...

KISKANÇLIK ( DOST MU? DÜŞMAN MI?)(6)

Kıskançlık...insan ruhunun derinliklerinde yankılanan bir fısıltı mı, yoksa içimizi kemiren bir fırtına mı?  Gözlerimizin başkasının sahip olduklarına takılıp, kendi değerimizi sorguladığımız o an, kıskançlık sadece bir duygu değil,  kendimizle yaptığımız sessiz bir savaşa dönüşür.  Peki, kıskançlık bize ne anlatıyor? Birşeyler eksik mi, yoksa fazlasıyla insan mıyız?  Kıskançlık hepimizin hepimizin bir şekilde tanıştığı o tuhaf duygu ( itiraf edelim hepimiz bir şeyleri kıskanmışızdır.)   Hani sosyal medyada bir arkadaşının mükemmel bir tatil  fotoğrafını görürsün ya da eski bir tanıdığın kariyerinde hızlıca yükseldiğini duyarsın. İşte o an içinden birşey kıpırdanmaya başlar. "Ben neden yapamıyorum?" Ya da "benim neden böyle bir şansım olmadı?" Diye düşünürsünüz. (O yetersizlik hissi geliyor yavaştan farkındaysanız. :) ) sonra bu duygu, fark etmeden günü zehirler. Modern dünyada kıskançlık eskisinden çok görünür hale geldi sanki. Mesela eskiden birinin ...

Gökyüzünden Gelen Hazinenin Hikayesi (Toplanın Altın 'ın hikayesini anlatacağım size) (5)

Milyarlarca yıl önce, sessiz bir evrende  , iki devasa nötron yıldızı birbirine yaklaşmaya başladı.( Yazarken heyecanlandım 😆) Her biri, yıldızların yaşam döngüsünden arta kalan yoğun cisimlerdi. Sessizce ama kaçınılmaz şekilde bir çarpışmaya doğru ilerlediler.  Ve bir gün , o büyük an geldi; yıldızlar birbirine çarptı ve evreni aydınlatan muazzam bir patlama meydana geldi.  Bu patlamaya "kilonova" diyoruz. Ancak sadece bir ışık gösterisi değildi bu, aynı zamanda evrenin en değerli elementlerinden biri olan Altın ' ın doğum anıydı. ( hayırlı olsun nur topu gibi bir Altın madenimiz oldu. ) 😁 Atomlar bu kozmik dans sırasında birleşti,  enerji ve kaosun ortasında altın taneleri oluştu. Sonra, milyonlarca yıl boyunca, bu altın taneleri uzayın boşluğunda sürüklendi. Toz ve gaz bulutlarına karışarak yeni yıldız sistemlerinin ve gezegenlerin oluşumuna katkıda bulundu. Dünyamız da bu kozmik mirastan nasibini aldı. Milyarlarca yıl önce,  dünya' nın yüzeyine çarpan mete...

SAF KÖTÜLÜK (4)

Kötülük dediğimiz kavram nedir? Hepimizin pek çok kez maruz kaldığı yakından deneyimledigi bir durum olduğu aşikar. Kavram mıdır? His midir? Davranış biçimi midir? Tek başına bir oluşum  mudur? Nedir bu kötü olmak?  Buna odaklanmak istemesem de kendimi kötülüğü düşünürken buluyorum bazen. Kafamı kurcalayan bir durum Kötülük yapma hali.  Saf kötülük karmaşık ve tartışmalı bir konu saatlerce tartışabilir, farklı perspektiflerden sunup konuşabiliriz.  Hadi başlayalım ben kendi kendime konuşurken siz de bana eşlik edin ve birlikte konuşalım.  Saf kötülük, tarih boyunca felsefecilerin, yazarların, düşünürlerin en çok tartıştığı kavramlardan biri olmuştur.  Kötülük benim tanımıma göre; bencil çıkarlar ya da çevresel faktörler olmadan yalnızca zarar verme niyetidir. Katılır mısınız bilmiyorum? Uzun cümlelerle yazdım ama meali; sebebi olmayan zarar vermek amaçlı yapılan davranıştır. Şimdi biraz din ve tarihteki kötülüklerden bahsetmek isterim. "Bir düşünün, Loki’yi...

Sosyal Medyanın Yükselişi (2)

Bağlanıyoruz ama kopuyor muyuz? Dürüst olalım. Hepimiz şu anda bu yazıyı okuyanlar burada ekran başında;) belkide bir yandan instagramı karıştırıp bir yandan da ama dur bakim bizim deli ne yazmış! Diye bakıyoruz değil mi? 😆 Biraz kafamız dağılsın.Yarısına kadar okuyup çıkarımcılar da burdaysa ne güzel.. Eşime sordum yazdığım yazıyı okudun mu? Diye hemen "evet" dedi. Ne hakkındaydı? Dedim "walla okudum ama hatırlamıyorum şimdi " dedi. Fakat gün içinde ona attığım bir reelsi sorsam hemen hatırlayacak.(canımı sıkmak istemediğim icin sormadım)😄 Yani şu dijital çağda ne okudugumuzu ya da ne konustugumuzu dinleyen o kadar az kişi var ki.Farklı bakış açıları kazanmak her zaman iyidir. O yüzden okuyun ne olursa okuyun.Konunun dışına çıkmadan devam ediyorum.  Sosyal medya (bende dahil) sabah uyanır uyanmaz, telefona sarılmamızdan yatmadan önce son bildirim kontrolüne kadar hayatımızın her köşesinde. Eski okul arkadaşını bulamayan kaldı mı? Mektup bekleyenlere selam olsun a...

Hayaller mi değişti değerler mi? (3)

Bizim zamanımızda cümlesi artık komik mi?  Biz dışarıda saklambaç oynarken şimdiki çocuklar saklanmadan tiktok çekiyor.  Her neslin kendisine göre alışkanlıkları var. Tabiki gelişen teknoloji buna en büyük etken. Bir zamanlar sabır bir erdemdi. Şimdiyse herşey tek tıklama ile elimizde "beklemek" kavramı hepimize yabancı.  Bence gençlerin duygusal zekası da farklı gelişiyor, hiç suçlamıyor ve eleştirmiyorum onları. Sizce de gençleri eleştirmek çok kolaya kaçmak olmuyor mu? Burada şimdiki çocukları eleştiren bin tane şey sıralayabilirim.Ben odağımı tam tersine çevirmeyi seçiyorum. Bi kere çok yaratıcılar(YouTube da inanılmaz bir girişimcilik söz konusu, durmadan içerik üretiyorlar)  Toplumsal olaylara daha duyarlılar.(çevre,insan hakları,iklim değişiklikleri)  Teknolojiyi öğrenme hızları ise inanılmaz. Acaba bizler değişimi anlamaya çalışmak yerine sürekli eleştirmeyi mi tercih ediyoruz? Sonuçta bizim için en büyük teknoloji "TETRİSTİ" :) ama bu çağın çocukları gö...

AHLAKİ GÖRECELİK (1)

 Öncelikle Merhaba; Beni bu Blogger sayfasını açmaya ve yazmaya iten ve artık bir şekilde içimdeki ve aklımdaki düşünceleri atmak, paylaşmak yalnız olmadığımı bilmek, içimden geçen bu duyguları sadece benim hissetmediğimi bilmek için açmış bulunuyorum. Bir şekilde birşeyler yapmam ve paylaşmam gerekiyordu. Çünkü çevremdeki insanların bu kadar tepkisizligine ve kayıtsızlığına dayanamıyorum.Toplumsal olaylar, günlük yaşamdaki karşılaştığımız fakat herkesle paylaşamadigimiz haksızlık ve insanların davranışları hakkında aslında kafama esen hersey hakkında yazmak istiyorum. Bu blogta öyle edebi şeyler bulamayacaksaniz. Bu blogta yaşayan normal bir insanın düşüncelerini bulacaksınız. Neden kayıtsız kalıyoruz etrafımıza karşı?  Araştırdım, psikolojide bunu yeri neresidir?  Pek çok yazı okudum. Travmalar, stres bozuklukları ve pek çok şeyin sonucunda "şizoid kişilik bozukluğu " olarak karşıma çıktı.Nedir bu şizoid kişilik bozukluğu? Kısaca açıklamam gerekirse; duygusal soğukluk, ...