Bir yıl daha bitti. Takvimden bir yaprak değil sadece; yorgunluklar, gülüşler, sabırlar, vazgeçmeyip devam edişler kapandı arkasından. Bu yıl; erken çalan alarmlardı, yarım kalmış uykulardı, “Bugün de böyle geçti” deyip susmaktı. Bazen sesimizi yükselttik, bazen içimize attık. Bazen çok koştuk, bazen olduğumuz yerde saydık. Ama her şeye rağmen orada kaldık. Yanlışlarımız oldu. Keşke dediğimiz cümleler… Daha sabırlı olabilirdim, daha çok dinleyebilirdim, daha az kırabilirdim dediğimiz anlar… Ama şunu da öğrendik: İnsan, elinden geleni yapınca yine de eksik kalabiliyor. Bu yıl bize şunu öğretti: Her gün güçlü olmak zorunda değiliz. Her şeyi başarmak zorunda değiliz. Ama dürüstçe çabalamak, en az sonuç kadar kıymetli. Gülen gözler gördük. Kırılan kalpler gördük. Bazen bir cümleyle umut olduk, bazen bir suskunlukla yük olduk. Ve yine de devam ettik. Şimdi geriye dönüp bakınca; tam olan şeyler değil, samimi olanlar kalıyor akılda. Bu yıl biterken; kendimize biraz şefkat, biraz teşekkür, bir...
Kusur Nedir? Kusur… Dilimizde kısa bir kelime ama taşıdığı anlam, insanın ruhunda açtığı yer çok geniş. Bir yanımız sürekli fısıldar: “ Bir şey eksik.” Aynaya baktığımızda gördüğümüz şey yüzümüz mü, yoksa görünmeyen yaralarımız mı? Kusur dediğimiz şey; burnumuzun fazla büyük, belimizin yeterince ince olmaması, bacağımızın şekli, cildimizin pürüzleri mi gerçekten? Yoksa bütün bunlar sadece görünene yapıştırılmış etiketler mi? Belki de asıl mesele güzellik değildir,güzel görünmek baskısıdır. Çünkü güzellik, insanlık tarihi boyunca anlamı değişen, kültürden kültüre dönüşen bir fikir. Ama güzel görünmek, yani dışarıya uygun bir görüntü verme kaygısı, çağın en güçlü yüklerinden biri. Kusur da tam burada büyür: İdeal görüntüye uymadığımız her yerde… Kusur Gerçekten Bizi Tanımlar mı? Kimi zaman kendimizi beğenmediğimiz için iyi giyinmeye çalışırız. Kimi zaman da paramızın yetmediği şeyleri “kusur” gibi algılarız. Göze hoş gelen kıyafetlerin bile bir standardı vardır ve o standardın dışında ...